31 Mart 2012 Cumartesi

YO DOSTUM YO BU BİR KABUS OLMALI ADETA HAYRULLAH'IN ÇİLESİ (AMIMA ÖYLE BİR GÖMÇÜR Kİ AĞZIMDAN SPERMLERİN FIŞKIRSIN)

Sanki asırlar önceydi. Avcılar'ın köhne sokaklarında birlikte top koşturduğumuz arkadaşlarımız, aynı mataradan su içtiğimiz yoldaşlarımızın henüz masum olduğu yıllardı. "AM" nedir bilmezdik, hepimiz masumduk. Bin atlı akınlarında çocuklar gibi şendik, hepimiz 23 Nisan'da bando takımındaydık. Kızlar bile hastaydı ama biz kızları kardeşimiz olarak görürdük. Çocukluk aşkımız yoktu, olsa mıydı? Diye çokça kendimi sikmişliğim vardır. Kardeş gibiydik, hatta bize Sleepers derdiler. Yetmezdi Suskunlar bile derdiler. Yok lan bize bir sikim demezlerdi. Mahalledeki abiler "Anten" yahut "Amına koydumunun salakları" derdiler, biz de iltifat sanırdık. Avcılar Ambarlı tayfası çok kral tayfaydı o vakitler. Sinan Özen'in genç kızların sevgilisi olduğu yıllardı.



Nice şaire ilham vermiş Avcılar Sahili'nden bir manzara. 
                                             



En yakın arkadaşım Davut'tu. Davut denyonun tekiydi. Süzme orospu çocuğuydu. Bahçelere dalarken, önden Viking Çavuşu gibi ağaçlara tırmanıp hunharca kirazları höpürdetir, sıra daha bize gelmeden "BAHÇEYE DALANNN VAR !!" diye haykırırdı. Göt oğlanıydı. Sahilden Lunpa olarak bilinen Lunapark'a pisiklet vasıtasıyla gider hatta abartıp Küçükçekmece Gölü'nün oraya kadar sürerdik. O yıllarda Küçükçekmece Gölü bok kokmuyor hatta girilebiliyordu. Önce Looney Tunes tasoları, sonra sporcu kartları ve misket oynayarak büyüyen çocukluğumuz daha sonra Pokiman tasolarıyla şenlenecekti. "Olm Denizköşkler'de bir tane çocuğa Ash çıkmış ya." diye süren muhabbetler birbirini kovalayacak, cips alırken kadın götü eller gibi cipsleri paramparça ederek taso arayacaktık. İnşaatlara torpil atıp kaçacak, boncuklu tabanca ve tüfeklerle ortalığın amına koyacaktık. Kaflik misketler, bisikletin arka freniyle lastiğin birleştiği yere pet su şişesi sıkıştırıp motorsiklet sesi çıkarmalar falanlar filanlar derken bir bakacaktık ki "Olm 31 çektiniz mi hiç? Ya çok güzel yaaaa. Alıyon sabunu sürüyon mürüyon sıvazlıyon böyle oohhhhhhh." muhabbetleri, Cine-5, porno dergiler hayatımıza giriyordu. Aman Tanrım, KAMIŞA SU YÜRÜYORDU !




   Cine 5'in Şifre koyup cinsel hayatımıza verdiği büyük etkinin temsili bir fotoğrafı. Buna bakıp 31 çekmiş bir neslin evladıyız !
                                       


İlk aşk acıları, ilk içki içme deneyimleri derken bir gün Davut'un ısrarıyla karıya gittik. Evet halk arasında "Kerhane" adı verilen o muazzam yere. Kapıda öyle bir sıra vardı ki, sanki tarihi savaş filmi çekmek için bütün yiğitler toplanıp kayıt yaptırmaya gelmişti. İçim bir tedirgindi, sıra Davut ile bana gelmişti. Davut'un girmesiyle 2 dakika 13 saniye sonra çıkması bir olmuştu. Sıra bendeydi, içeriye korkarak girmiştim. Bir tane abla, bir sandalyeye oturmuş, örgü örüyordu. Alt kısmı ve üstü de çıplaktı. "Hadi gel amıma koy ve boşal." demesiyle "Hayırr" diyerek ordan hunharca kaçıp uzaklaşmam bir oldu. Meğer abla bütün günlük bir mesaide hem amını siktirip, hem de ek iş olarak örgü örüp ; kazak, atkı, patik örerek hayatını kazanmaktaymış. Doggystyle'da bile banyo lifi örebilecek kalibredeki bu kadından sonra daha iflah olmadım. Davut ve mahalledeki diğer abilerin baskısıyla Kerhane motifleri dışında, bir ev içinde 3 kadının bulunduğu bir garip Kerhaneye daha götürüldüm. İçerdeki Leyla abla 50'li yaşlarında, tesbih çeken ve mapusta yatıp çıkmış bir ablaydı. Diğer 2 avrattan biri Azeri diğeri Moldovyalıydı. Sikilebilecek olanlar o diğer ikisiydi. Ben korkmuştum yine, diğer 2 arkadaş 2 karıyı alarak adeta "İkinize İkimiz Bayram Etsin Sikimiz !" dercesine boş odalara götürdüler. O anda Davut "Ya Leyla Abla Boşta Kadın Yok mu?" diye sorunca Leyla Abla esprili bir tavırla "Valla bir ben boşum, istersen beni sikebilirsin." demesiyle gerilim artmıştı. Diğer elemanlardan sonra aynı kadınların bizim sikmemiz iğrençti. Kim bilir belki de benim memelerini yalayacağım Azeri Balanın Memesine içerdeki Serkan attırmıştı. Yo dostum yo, ben bunu yapamazdım. "Kocacım gelmiyor musun?" diyen Moldovyalı'ya bir bakış attım ve ağlayarak evden dışarı çıktım.




Kerhanedeki kadınlar düşük bütçeyle harikalar yatabilirler.
                                                   


                                             
Bu olaydan sonra uzun süre Davut ile görüşmedik. Zaten ben Askeri Lise'de öğrenciyken, Davut'un da FEM Dershanesi'nin kadimli elemanı olmuştu. Ben Askeriyeden atılırken, Davut hızla yükselmiş ve Abilik mertebesine erişmişti. Lakin çocukluk arkadaşıydık yıllarca göt göte verip neler yapmamıştık? Bir gün Mustafa Ağabey'in sahibi olduğu Avcılar Merkez'de bulunan "Ersin Pub" da (viral reklamdan iki 50'lik alıyorum) rastlaştık. "Hayırdır Şako? Sen alkol alır mıydın?" diye sordum, "Hayrullah ! Kardeşim..." diyerek bana sarıldı. Ağlıyordu. Noluyor demeye kalmadan masasına buyur etti. 10'ar tane 50'likten sonra kelle olmuştuk. Kafamız daşşak gibiydi. Derdini hala tam olarak dile getiremiyordu. En sonunda patladı ve anlattı. "Sevdiğim bir kız var kanka ama olmuyor. Açılmam gerek, bugün cesaretimi topladım benimle gelir misin?" diye sordu. O Cengiz'di ben Ezel, o Fernand Mondego'ydu ben Edmond Dantes "Seve seve kardeşlik." diyerek yanıtladım. Kankamı yarı yolda bırakamazdım. Hızla kızın oturduğu Avcılar çıkışındaki İhlas Marmara Evleri'ne gittik...



Galatya kökenli(Kelt, İrlandalı) olduğumdan ötürü bira benim için yaşama amaçlarından birisidir.


Muhafazakar bir ailenin tek çocuğuydu Hanife. Gece dışarı çıkması imkansıza yakındı lakin o kadar gaz ve alkol boşa gitmemeliydi. BİR ŞEY YAPMALIYDIK ! Lakin saksı durmuştu. O sırada yakınlarımıza bir adet Guguk Kuşu kondu. Küçükken Davut ile az sapanla atmaca avlamamıştık.Ani bir hareketle Guguk Kuşu'nu yakaladım ve "Aha ayağına mesaj yazıp kızın penceresine yollayalım." dedim. Teklifim Davut'a hem islami yönden hem de mantiki açıdan çok doğru gelmişti. Tıpkı Eski Aşklar, O müstesna romantizm ortamını yakalamıştık. Tam mesajı yazmış ve Davut'a vermişken, Davut Guguk Kuşu'nun kanadını kaldırıp "Allah" yazdığını görünce kuşu saldı. "Mübarek kardeşim bunu yapamayız." diyerek savunmaya geçti. Tam ağzına tekme atacakken "Cep telefonumdan mesaj attım." dedi. Be hey orospu çocuğu, be hey götünde 4 halife devrini yaşattığımın gavatı ! Madem telefonun vardı neden bana it ızdırabı çektiriyorsun? O sırada Hanife, ailesinin Fatih Çarşamba'da pilavlı sohbete(maklube+vaaz adeta rakı+balık+fasıl gibi) gittiğini ve evde müsait olduğunu, istersek gelebileceğimizi, ne konuşursak orda konuşacağımızı, konu komşu arasında laf söz çıkmaması için bunun gerektiğini anlatan bir sms atmıştı. Sonuna da "(:" smileyı koymuştu. Kesin o da Davut'a karşı boş değildi.



temsili olarak pilavlı sohbet



Nihayet hızlı adımlarla Hanife'nin evine çıkmıştık. Kapıyı islami usullere göre üç kere tokmakladık. Lakin kapı tokmağına cevap vermiyordu Hanife, zili çaldık. Zil melodileri "Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda" idi. O müstesna duruşu ve fantastik bakışlarıyla Hanife adeta Hanife değil çölde bir vaha, kutupta bir yaz, İbrahim Erkal'ın Canısı klibinde oynattığı avrat hatta Kleopatra gibiydi. Taş gibiydi. Onu görür görmez, erkekliğim bir Knight Online'da saatlerce oyun oynayıp tam level atlayacakken ölen karakterine ağıt yakan ergen kadar sertleşmişti. "Aleyküm selam" diyerek bizi içeri buyur etti. Tütün kolonyası tuttu, lokum ikram etti. Çok sıcak bir ortam oluşmuştu. Televizyonda Stv açıktı, Antony Quin'in efsanevi filmi Çağrı oynuyordu. O esnada 3'lü çekyata uzanan Davut nerdeyse kendinden geçip sızma raddesine gelmişti. Hiç kimse konuşmuyor, ortamda bir ölü sessizliği hakimdi. Bense bu muhafazakar kadın beni doğru yola sokar diye "Ah rabbim bana da şöyle iyi ve temiz bir aile kısı nasib eyleee !" diye içimden geçiriyor, 3 kuluvallahu 1 elham okuyarak bunu artık tevekkül haline getiriyordum. O esnada Şakirt Mizahı'nın duayenlerinden Egemen Bağış gibi olmaya karar verdim.

-Neden hiç konuşmuyorsun Hanife? Hal hatır sormak da mı yok? Allah'ın bir selamını eksik etme üzerimizden.
+Ehehe utandım Merhaba, Nasılsın?
-İyiyim bununla ilgili bir fıkra biliyorum. Bir gün Nasreddin Hoca, köy meydanında oturuyormuş. Köylülerden biri gelmiş. Demiş ki "Hocam nasılsınız?" hoca da durur mu? Patlatmış cevabı "İyiyim." ?
+Aahahaha ay ilahi ya. Nasıl güldürdün beni, Cenab-ı Hakk hayır etsin inşallah. Ne kadar neşeli ve sevecen birisin. Dur ben de anlatayım bir tane. Geçen de bir arkadaşım anlattı, bir Laz Fıkraası anlattı, çok hoşuma gitti...
-Sözünü 5 kase karakovan balıyla kesiyorum muhterem bacım, o fıkrayı anlatmadan evvel sebeb-i ziyaretimiz Davut kardeşim dest-i izdivacınıza tutkun. O sebeple buraya geldik.
+Biliyorum fakat ben onu bir ağabey, bir yaren gibi görüyorum. Ben sanırım bir başkasına tutuldum...




Antony Quin, The Message filminde Hz Hamza rolündeyken.



Kimdi bu densiz? Kimdi bu uğursuz? Tanrım, çocukluk arkadaşım Davut'un aşık olduğu hatun bir başkasına tutkundu. O esnada "Ben galiba sana vuruldum Hayrullah." dedi. Adımı da biliyordu. "Seni Bayburt'un ünlü mekanlarından Sensation White ve Bayburt Sunset'te görüyordum hep. Bayburt gece hayatının önde gelen playboylarından olduğunu bilmeme rağmen aşkını bir sır gibi senelerce sakladım..." Gündüzüm Seninle Gecem Seninle isimli Suat Sayın'ın unutulmaz nadide TSM eserini de bilen ve bu imayı da cümlesine sıkıştıran afete artık ben de boş değildim. O esnada gerginlikten ötürü gömleğimin düğmelerinden 2-3 tane açtım, zira bir şakirt evine girerken gömleğimizin tüm düğmelerini iliklemiş idik. O esnada dövmemi gören Hanife yanıma usulca yaklaştı. "Hastayım sana, anlıyor musun? Vurgunum sana, bitiğim Hayrullah." deyiverdi. "Dövmen, saçların, şu müstesna kokun, bakışların..." biraz daha yaklaştı, aramızda birkaç santimetrelik boşluk kalmıştı ve gözlerime alev alev bakarak "Ne kadar çapkın olduğunu biliyorum, sen ciddi olmasan da hiç sorun değil. Yeter ki bu beslediğim aşka bir nebze karşılık ver, senin tek gecelik adamı olduğunu biliyorum ve buna hazırım. Amıma öyle gömçür ki ağzımdan spermlerin fışkırsın..." O an dünya başıma yıkıldı sandım. Orhan Veli gibi Belediye Rögarına düşmüşcesine beyin sarsıntısı yaşadım. "Nasıl ya!" diyerek isyan ettim, o sırada Davut uyandı. Kimse bilmezdi, sıkılmıştım bu bedbaht hayattan. Artık tek geceliklerin adamı değil hayatımın aşkına kendimi adamak istiyordum. Bütün kadınlar sanki sözleşmiş gibi aynı şeyi yapıyorlardı. Sinirimden kudurmuş, deliye dönmüş, 31 çekmekten çıldırmış bir Bülent Kayabaş olmuştum. Hemen seri bir biçimde Hanife'yi tokatladım, tokat manyağı ettim. Her vurduğumda "Vur yiğidim, Vur aslanım !" demesi beni daha da sinir ediyordu. "Allah senin belanı versin, siktir git ! Siktir git çakma bakire, amını yolunu siktiğimin sahtekarı ! Gidiyorum ben burdan, beni çok yanlış tanımış ve çok yanlış anlamışsın. Amına koyayım senin ama mecazen koyayım tamam mı?" diyerek göz yaşları içersinde İhlas Marmara Evleri hudutları dışarsına çıktım, ilk atladığım minibüste soluğu Ambarlı Sahili'nde kayalıklarda aldım. Liseden yadigar dostum Evsiz Neco, Şarapçı Hasan Ağabey ve Boş Depozitolu Bira Şişelerini toplayan Ertuğrul Ağabey nam-ı diğer Cem Karaca ile dertleştik, ağladık, söyledik ve hunharca içtik...


2 yorum:

  1. 1 tane okiyim bırakırım dur lan şunu da okiyim ohaa bu da süpermiş deyip ne var ne yok okudum. sayende iş güç yalan oldu ama süper çok eğlendim.hörmetlerimle

    YanıtlaSil
  2. Merhaba, Mutsuz ve Doyumsuz Bayanlar Adana ve çevresinde yaşayan, Reel birliktelik düşünen, Gizlilik ve Güven İçerisinde İlişki Arayan Seks'te Sınır Tanımayan ve Ne İstediğini Bilen Doyumsuz Bayanların Mesajını Bekliyorumm
    0545 352 25 52 Özele Açık ! Skype™: Dost_erkek01 Whatsapp var

    Merhaba, Evli Çiftler Eşi için Büyük ve Kalın Düşünenler.. ( Fotoğraf ispatlı ) Eşinizin Mutluluğuna Engel Olmayın 0545 352 25 52 Özele Açık! Whatsapp Var Skype™: Dost_erkek01 Not:Tek Erkeqim.. Deneyimim var.

    Merhaba, Grup seks fante*zisini gerçekleştirme düşüncesinde olan Kararlı Samimi Paylaşıma Açık Gizliliğe Önem Verenler

    * Evli Çiftlere 3.TEK ERKEĞİM!

    * Kocasının yanında bir başka tene dokunma arzusu olan

    * Tost olmayı arzulayan bayanlar

    * Karısı gözlerinin önünde başka bir tene dokunurken aldığı hazzı görmek isteyenler beyler

    * Sizi tanıyan sizin hassasiyetinizi bilen gizliliğe önem veren deneyimli güvenilir sırdaş samimi dost olarak tanışmak isteyenler

    * 0545 352 25 52 Özele Açık ! Skype™: Dost_erkek01 Whatsapp var

    YanıtlaSil